Değerli Öğretmenlerimiz,
Kıymetli Misafirler,
Her çocuk doğası gereği merak ederek öğrenerek gelişir ve büyür. Pek tabii ki bu süreçte öncelikli görev çocuğun ilk eğitimini ve terbiyesini aldığı anne ve babaya düşer fakat okul çağına gelindiğinde devreye öğretmenler girer.
Kurtuluş Savaşı’ndan sonra Atatürk eğitim alanında köklü değişikliklere imza atmış, Latin alfabesinin kabul edilmesinden sonra okuma yazma seferberliği başlatmış, yürütülen gayret ve çabalara Başöğretmen sıfatıyla katkı sağlamıştır. İşte bu nedenle Millet Mektepleri’nin açıldığı tarih ve Atatürk’ün Başöğretmenliğinin kabul tarihi olan 24 Kasım günü ülkemizde “Öğretmenler Günü” olarak kutlanmaktadır.

Yine Ulu Önder Atatürk bir söylevinde: Milletleri kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir. Öğretmenden, eğiticiden yoksun bir millet henüz millet adını almak kabiliyetini kazanmamıştır. Ona basit bir kitle denir, millet denemez. Bir kitle millet olabilmek için mutlaka eğiticilere, öğretmenlere muhtaçtır” demektedir.
Öğretmenlerimiz üstlendikleri bu görevlerini her zaman en iyi şekilde yerine getirmişler ve yüce milletimize layık olacak bir düstur içerisinde görevlerini yapmışlar ve yapmaya da devam etmektedirler.
Sizler çocuklarımıza ihtiyaç duydukları okuma ve yazma becerisi ve bilgi dağarcıklarını geliştirip güçlendirmelerine ve kültürlerini geliştirmelerine katkı sağlayacak bilgileri sunmaktasınız. Bunu yaparken aynı zamanda büyük özveri ve çaba sergileyerek onların her türlü sorunları ile elinizden geldiğince ilgilenmekte adeta onlara ikinci bir aile ortamı ve sıcaklığı sunmaktasınız.

Sizler, vermekte olduğunuz eğitim ile çocuklarımızın vatan ve millet sevgisi, fazilet, fedakârlık, düzen, disiplin ve özgüven duygularının gelişmesine de katkı sağlayarak onlara başarıya giden yolu da göstermektesiniz. Üstelik bunu yabancı bir ülkede, farklı bir eğitim sisteminde zor koşullar altında gerçekleştirmektesiniz.

Almanya’daki çocuklarımızın eğitim sorunları hepimizin malumu, bunları şimdi tekrarlamak istemiyorum. Ancak babamın da öğretmen olması ve 20 yıl önce Almanya’da Eğitim Ataşesi olarak görev yapmış bulunması dolayısıyla şu gözlememi sizlerle paylaşmak istiyorum: 20 yıllık süre zarfında ne yazıkki bu sorunların aşılmasında arzu ettiğimiz mesafeyi alamadık. Ancak yılmayacağız ve çalışmaya devam edeceğiz.
Değerli öğretmenlerimiz,
Yukarıda aktarmaya çalıştığım sebeplerden dolayı Öğretmenler günü, öğretmenlerimiz ve öğrenciler arasındaki sevgi ve saygının doruk noktasına ulaştığı bir gündür. Keza bu müstesna güne anlam ve önemi itibariyle bakıldığında öğretmene gösterilen sevgi ve saygının bir bakıma topluma verilen değerin de yansıması olduğu da asla unutulmamalıdır. Bu açıdan öğretmenler günü, fedakâr ve cefakâr öğretmenlerimizin değerinin bir kez daha düşünülüp onların milletimiz için değerinin anımsandığı bir gün olmalıdır.

Dolayısıyla bir öğretmen çocuğu olarak bugün burada sizleri ağırlamaktan büyük memnuniyet duyuyorum ve tekrar hoşgeldiniz diyorum. Bu duygu ve düşüncelerle Sizlerin ve memleketimize üstün hizmetleri geçmiş tüm öğretmenlerimizin öğretmeler gününü kutluyorum.
Teşekkür ederim.